Menü Kapat

Yolsuzluğun Tespitinde En Önemli Araç İhbar Mekanizmaları – Dr. Haluk Ferden Gürsel

Yalan?

Adem ile Havva’dan miras.

Rengarenk… Tatlısı var. Beyazı var. Pembesi var. Başka renkleri de vardır herhalde.

Yalan herkesin kullandığı bir şey.

Bu konuda bazı araştırmalar yaptık. İnsanlara sorduk; “Hayatınızda en az bir defa, bilerek ve isteyerek, kendi menfaatiniz için yalan söylediniz mi?”

Sizce hayatında en az bir defa kendi menfaati için bilerek ve isteyerek yalan söyleyen insanların yüzdesi nedir?

Bir gün ders esnasında, söz konusu araştırmalardan bahsediyordum. Talebelerden biri elini kaldırdı;

‘Hocam, bu çalışma yanlış olmalı’ dedi.

‘Neden?’ diye sordum.

‘Çünkü’ dedi, ‘ben hayatımda hiç yalan söylemedim.’

‘Evladım’ dedim, ‘O çalışma doğru.O çalışmanın doğru olduğunu şimdi sen de ispat ediyorsun.’

Araştırmanın sonucunda yalan söyleyen insan oranı, yüzde yüzdü. İnsanlar yalan söyler.

 

Peki, yolsuzluk nedir?

Batı lisanlarındaki fraud kelimesini ‘yolsuzluk’ olarak çevirmeyi tercih ediyorum.

Mevcut çevirilerde kullanılan kavramların bazı eksiklikleri var. Bu açıdan yolsuzluk kavramı en iyisi olmasa da en kapsamlısı diye düşünüyorum. Yolsuzluk genelde yalan ile eşleştiriliyor. Öyleyse hepimiz mi yolsuzluk yapıyoruz?

Nedir yolsuzluk?

Toplumun tolere edeceği kadarının dışında kalan ve kurallara fiil işlenmeden önce bağlanmış olan hareketler yolsuzluk kavramını açıklar.

Mesela, aşık bir genç adam, çalıştığı kurumun malzeme dolabından, üzerinde yerin anteti olan bir zarf alıyor ve o zarfı sevgilisine bir mektup yollamak için kullanıyor. Bu eylemi ilk kez gerçekleştiriyor. Gencin bu eylemimde zarfı “tipik olarak” çaldığını söyleyebiliriz. Fakat bu eylemi cezalandıramayız. Çünkü toplumun hoşgörü sınırını aşmıyor. Roma hukukundan bu yana kabul gören hukuk kurallarına göre: hiçbir fiil işlendiği anda suç olarak kabul edilip cezaya bağlanmamış ise cezalandırılamaz.

Aynı genç adam, sevgilisine mektup yollamaya devam ediyor ve her gün bir zarf almaya başlıyor. Yılda 365 zarf. Böylece çaldığı materyal büyüyor. İşte o zaman bizim kurallarımız yürürlüğe giriyor. Dolayısıyla ceza hukuku devreye giriyor.

Dünya şu anda birbiriyle ilişkili olay ve kişilerle dolu. Her bir hareketin bir karşı tarafı, bir counterpart’ı var. Yolsuzluk yapmayı planlayan bir kişi, bunu hiçkimseye haber vermeden yapamaz. Yani ya bir elektronik cihaz, ya da en az bir kişi bunu biliyor olacaktır. Mutlaka bir yerde bir görgü tanığı olacaktır.

Bir materyal yerinden alındı ve götürüldü diyelim, bunun bir kaydı var.

Yolsuzluk yapacak kişinin eylemlerinden bir başkasının haberi oldu diyelim; bu durumda yapılan yolsuzluğun yine takip edilebilir bir kaydı var. İşte bu noktadan itibaren yolsuzluğun tespit edilmesi konusu gündeme geliyor.

Batı dillerinde sıkça kullanılan whistleblower (ihbarcı) kavramından bahsetmek istiyorum.

Bir gün bir gazeteci,

‘Hocam, düdükçüler hakkında ne düşünüyorsunuz’ diye sordu.

İhbarcı demek istiyordu. Eski Türkçede muhbir, şimdilerde “ihbarcı” olarak kullanılan kavram; whistleblower. Maalesef Türkiye’de bu kavramların kullanımı oldukça sınırlı. Türkçe’nin hem zenginliği, hem de fakirliği ile açıklanabilecek bir durum. Bir kelime ile çok şey ifade ediyoruz fakat bu avantaj, spesifik ifadelerde yanıltıcı olabiliyor. Dolayısıyla bizim muhbir veya ihbarcı dediğimiz kavram; sosyal ve kültürel ilişki örüntüleri içinde olumsuz çağrışım yapan bir kavram. Bu kavramlarla etik başarı şansımız azalıyor. Yeni kelimeler bulunması gerekiyor bu konuda. Sadece “yanlış olayı yönetimle paylaşan kişi” ile açıklanabilecek ve az kelime ile ifade edilebilecek bir kavram oluşturulması gerekiyor.

İhbarcı yada şimdilik “yanlış yapılanları yönetime ileten kişi” olarak tanımlayacağımız kişiler nasıl görev yapıyor, hangi fonksiyonları yerine getiriyor; biraz bunun üzerinde duralım.

Günümüzde yolsuzluk inceleme ve tespit işlemleri, ACFE (Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Birliği) tarafından verilen Yolsuzluk İnceleme Uzmanlığı Belgesine sahip uzmanlarca gerçekleştiriliyor. İnceleme ve tespitler için iç denetçiler, dış denetçiler, denetim komiteleri gibi veri kaynaklarının yanısıra, yolsuzluğun tespitinde en verimli çalışan araç; ihbar dediğimiz paylaşımlar ve bilgilendirmelerdir.

Yolsuzluğun tespiti ve meslek etiği konularında en kısa zamanda en yüksek verimi alabilmemiz için, bu bilgi paylaşım müessesesinin geliştirilmesi gerekiyor.

 

İhbar mekanizmalarının mevcut durumda doğru çalışamıyor olmasının bazı sebepleri var. Pek çok inanç sisteminde, başkasının ekmeği ile oynamak günah sayılıyor. Dolayısıyla iş etiğine aykırı bir durumlar karşılaşan insanlar, bilgi paylaşımı konusunda çekingen davranabiliyor, karışmak istemeyebiliyor. Grup ve topluluk içinde benimsenme ve koruma içgüdüsünden kaynaklanan ‘görmezden gelme’ durumundan da bahsetmeliyiz. Mesela, bir spor kulübünün üyeleri, kendi taraftarlarının ihlal ettiği kurallar karşısında koruyucu tavır sergileyerek durumu görmezden gelebiliyor. Aynı örneklemeyi şehir grupları, ülke grupları vs… En mühimi, bir bilgilendirme kaynağı olarak ihbarda bulunduğu zaman kendisine misilleme yapılmayacağının garantisini yeterli bulmayan çoğunluklar var.

İhbar mekanizmalarının çalışabilmesi için mevcut engelleri ortadan kaldırabilmenin kestirme yolları ise şöyle;

Birincisi, insanların ihbar sistemini rahatça kullanabilmeleri için, bilgi paylaşımı yapabilecekleri güvenilir yollar inşa etmemiz gerekmektedir. İkincisi, ilgili kişilere yolsuzluğun sadece kişilerin kendi refahından değil; çalıştıkları kurumun, çevrelerinin, sektörlerinin ve ülkelerinin de refahından çalan ve gelir dağılımını değiştirebilecek kadar güçlü bir eylem olduğunu anlatmamız gerekmektedir. Bu farkındalığın hayata geçirilmesi için sistematik eğitimler gerçekleştirilmelidir.

 

Dr. Haluk Ferden Gürsel
Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Eski Müfettişi
Webster Üniversitesi Öğretim Üyesi (İsviçre)
ACFE Switzerland Chapter Kurucu Başkanı

Bir cevap yazın